BilmeceAnadolu’da yapılan bir bilimsel çalışmaiçin bir araya gelen bir kimyacı, bir fizikçi, bir jeolog, bir matematikçi ve bir antropolog, şiddetli bir yağmura yakalanınca, yakındaki bir köy evine sığınmak zorunda kalmışlar. Ev sahibi köylü Tanrı misafirini boş koyar mı, çay yapacağım diye davranmış, kilere gitmiş. Bu arada, bilimsel heyet mensupları, kurumak ve ısınmak için ortadaki saç sobanın etrafına kümelenmişler de... soba dikkatlerini çekmiş: Soba, taşların üzerinde, yerden bir metre kadar yükseğe kurulmuş. Başlamışlar tartışmaya... Kimyacı: Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış, bence... Fizikçi: Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiştir, adını koyamasa bile... Jeolog: Yoo hayır, bence burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan, herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak, yangın olasılığını azaltmayı amaçlamıştır. Matematikçi: Beyler, bu kadar uzatmaya ne gerek var, adam sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece her tarafının eşit şekilde ısınmasını sağlamış, yani sıcaklığın eşit dağılmasını... Antropolog: Olabilir ama, bence bu köylü, bir ananeyi devam ettirerek, ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif bir biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı böyle yükseğe kurmuş olabilir... Her uzmanın kendi alanında bir teori ortaya atışını dikkatle izleyen Türk rehber, o sırada elinde çaydanlıkla geri dönen köylüye sormuş: - Emmi, yahu, adamlar merak ettiler, bu sobayı niye böyle yerden yükselttin? - Sorma beyim, demiş köylü, boru yetmediydi de!.. |
||